Benim kardeşim hasta oldu. İştahı kesildi, rengi soldu. Burnu şıp şıp akıyor. Hiç durmadan hapşırıyor
Bir zamanlar ülkenin birinde Pamuk Prenses adında çok güzel ve iyi yürekli bir kız yaşarmış. Üvey annesi olan kötü yürekli kraliçe Pamuk Prenses'in güzelliğini hiç çökemez onu kıskanırmış.
Ruby, mutfağa gidip annesinin ne yaptığını sorar. Annesi ise "Babasının sürpriz doğumgünü için yeni bir tarif" denediğini söyler ve Ruby'den yardım ister. Annesi yaptığı bu tarifte tadına bakmasını ister fakat tadının fena olmadığını söyler Ruby. Annesinin aklına hemen gizli bir karışım gelir. Bu karışımı ekledikten sonra Ruby çok lezetli olduğunu söyler.
Bir zamanlar doğuda bir ülkede Alaaddin adında yoksul fakat iyi yürekli bir çocuk yaşarmış. Annesi ile birlikte yaşayan Alaaddin geçimlerini sağlamak için en zor işleri yapar en uzak yerlere gidermiş.
Okul çıkış zili çalar ve çocuklar gitmek üzere hazırlanırlar. Tam o sırada öğretmen yarın için "patates baskısı" getirmelerini ister. İlk defa duydukl ları bu şey karşısında çocuklar şaşırırlar.
Pırılların evinde her sabah yaşanan Pırıl'ı uyandırma sorunu ile serüven başlar. Annesinin çabaları ile zorla uyanan Pırıl, aşağı indiğinde kardeşini in etrafa dağılmış legolarından birinin ayağına batmasıyla canı çok yanar ve iyice huysuzlaşır.
Casper, hayvanat bahçesine gider ve orada bir yavru fil ile arkadaşlık eder. Yavru fil ile kafes dışına çıkarak oyun oynamaya giderler. Yavru filin annesi bu esnada uyumaktadır. Oyun bahçesine giden Casper ve yavru fil orada gayet güzel bir eğlenceli vakit geçirir. Biraz vakit geçtikten sonra anne fil uyanır ve yavrusunu göremeyince çok sinirlenir ve kafesini parçalar.
Dandini dandini dastana. Danalar girmiş bostana. Kov bostancı danayı. Yemesin lahanayı. Huuu huuu huuu hu. Dandini dandini danalı bebek. Mini mini elleri kınalı bebek
Beş küçük maymun zıplamış yatakta. Biri düşüvermiş kafayı çarpmış. Anne maymun koşmuş hemen sormuş doktora. Doktor demiş sakın ha bir daha zıplama
Canım Öğretmenim. Ellerimden tutan meleğim. Öğretir, korur, bakarsın. Anne sıcaklığıyla sararsın. Kibar olmayı, paylaşmayı
Ruby, mutfakta annesine ve babasına yardım etmek ister. Ona sofrayı hazırlayabileceğini söylerler. Bu sırada Çako sinyal vererek Gökkuşağı Kasabası'na gideceklerini belli eder. Kasabaya gittiklerinde yardıma ihtiyacı olan bir restoran var. Çünkü menüdeki yemekleri henüz yetiştirmemişlerdir. Müşteriler saatlerdir orada ve yemek bekliyor.
Annem annem canım annem, annem annem bir tanem. Annem annem canım annem benim güzel annem. Al beni kucağına, öp sev okşa kokla. Sar beni kollarınla, hiç bırakma.
Caillou ve Rosie gün boyunca oyun oynadılar. Oyuncakları etrafa iyi dağılmış durumdadır. Annesi ise Caillou'dan yemekten önce oyuncakları toplamasını ister. Fakat Rosie'nin oyuncakları toplamadığını görünce bunun hiç adil olmadığını düşünür ve sinirlenir. Caillou aniden Rosie gibi bebek hareketleri yapar. Hatta Rosie ile oyuncakları bebekçe oynayarak çok eğlenmektedir.
Caillou'nun annesi mutfakta hesaplama yapmaktadır. Caillou, annesinin onunla oynaması istemektedir fakat annesi çok yoğun olduğu için ona babasıyla oynamasını söyler. Babasının yanına gittiğinde ise babasının çamaşır makinesini tamir ettiğini görür. Babasının tamirat işleri nedeniyle o da büyükannesinin yanına gider. Etrafta bir türlü kendisiyle oynayacak kişi bulamaz.
Bir zamanlar Heidi adında bir kız yaşarmış. Anne ve babasını bebekken kaybetmiş olan Heidi'nin teyzesi artık ona daha fazla bakamayacağına karar vermiş. Bu yüzden küçük kızı dedesinin dağdaki kulübesine götürmüş.
Polyanna, sapsarı saçları gülümseyen yüzüyle etrafa neşe saçan 10 yaşında küçük bir kızmış. Fakat küçük yaşta annesi ve babasını kaybetmiş ve tek başına kalmış. Bir süre kimsesizler yurdunda yaşamış.
Ormanın kenarında bir evde annesiyle birlikte yaşayan küçük bir kız varmış. Küçük kız ne zaman dışarı çıksa büyükannesinin onun için ördüğü kırmızı başlıklı bir pelerin giyermiş. O yüzden herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diye seslenirmiş.
Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarların birinde Sindirella adında güzeller güzeli bir kız yaşarmış. Sindirella'nın annesi uzun bir süre önce vefat ettiği için onu babası büyütmüş. Sindirella'nın babası bir gün yeniden evlenince bu güzeller güzeli kızın hayatı tamamen değişmiş.
Bir çiftlikte sevimli bir ördek ailesi yaşıyormuş. Anne ördek yumurtalarının üstünde oturmuş, yeni yavrularının yumurtadan çıkacağı zamanı bekliyormuş. Tam yedi yumurta varmış çatlamayı bekleyen. Güneşli bir sabah nihayet yumurtalar çatlamaya başlamış. Biraz sonra altı sevimli ördek yavrusu neşeyle yumurtalarından çıkmışlar.
Bir varmış bir yokmuş. Ormanın içinde küçük bir kulübede anne ve yavru keçiler mutlu günler geçiriyormuş. Yavru keçiler çok şirinmiş. Anne, onlar çok sever ve onları ormandaki vahşi hayvanlardan korurmuş. Anne keçi ormana gidip yavrularına yiyecek aramaya giderken yavrularını yanına çağırmış ve onlara dikkatli olmalarını istemiş.
Bir zamanlar ülkenin birinde güzeler güzeli iyi kalpli bir kız yaşarmış. Günün birinde kızın annesi ölünce babası başka bir kadın ile evlenmiş. Bu kötü kalpli üvey annenin aynı kendisi gibi 2 tane kötü kalpli kız çocuğu varmış. Üvey annesi ve üvey kardeşleri ona çok kötü davranıyorlarmış.
Uzak diyarlarda bir ormanda fil ailesi yaşarmış. Bu ailenin en küçük üyesi olan yavru fil çok yaramaz ve çok inatçıymış. Bir gün anne ve babası gezmeye giderken onu da çağırmışlar ama yavru fil gezmek istemiyormuş. Ailesi inatçı küçük fili yalnız bırakıp dolaşmaya çıkmış.
Niloya duvarda duran kemençeyi çalmak ister. Ama bu işte henüz çok acemidir. Önce annesi, sonra Mete, sonra abisi bu bozuk keman sesine dayanamaz. Sonunda köydeki kuşlar dahi kaçmak ister. Dedesi Niloya’ya kemençe çalmayı öğretmeye karar verir. Ama bu epey zor bir iştir.
Babası Niloya’ya güzel bir bebek almıştır. Niloya’nın babaannesi bu bebeği çok beğenir. Kendi çocukluk günlerindeki bebekleri hatırlar
Otobüsün tekerleği yuvarlak. Çocuklar otobüse bindiler. Otobüs zıpladı zıp zıp zıp. Yağmur yapdı şıp şıp şıp. Korna çaldı düt düt düt
Küçük bir yavru koyun bahçede çamurla oynamaktadır. Koyunun annesi ise yavrusunu çamurdan çıkarıp banyo yaptırmak ister. Yavru koyun ise banyo yapmamak için kaçar. Kaçarken güzel bir macera yaşar.
Caillou 3 yaşında iken Bay Hinkın yan evde oturuyordu. Birçok çocuk o evde hayalet olduğunu söylüyordu. Caillou bahçedeyken Bay Hinkın'ı görür ve annesine çok korkunç olduğunu söyler. Annesi ise Bay Hinkın'ın öyle birisi olmadığını söyler.
Niloya, bayramda topladığı şekerleri yemeyle meşguldür. Annesi de evi temizlemek için elektrikli süpürgeyi prize taktıktan sonra elektrikler kesilir. O esnada Niloya'nın dişleri ağrır. Annesi ise Niloya'ya diş doktoruna gitmesini ister.
Niloya bayram elbisesini giyip ailesine gösterir. Anne ve babası çok güzel olduğunu söyler ve dedesi ile nenesinin bayramını kutlamasını ister. Dedesi ve nenesi de Niloya'ya çeşitli hediyeler verir. Bu durum Niloya'nın hoşuna gidince Tosbik'e "Hadi sen de benim elimi öp" der.
Soğuk bir kış sabahıydı. Bütün gece kar yağmıştı. Sabah kalktığında Caillou oyun okuluna gitmek için sabırsızlanıyordu. Bugün okulda el işi yapacakları için gecikmek istemiyordu. Bu esnada annesi arabanın anahtarını aradığı için Caillou'nun beklemesi gerektiğini söylüyordu.
Erica'dan gökkuşağı rozetini kazandıktan sonra Ash ve arkadaşları kendilerini yeni bir şehirde bulurlar. Hop Hop Hop şehrine gelirler. Oğlunu kaybeden bir anneye denk gelirler, Ash ve arkadaşlarına şehirde birçok çocuğun kaybolduğunu söyler. Duvardaki çocukların resimlerini gösterip yardımcı olmalarını ister.
Caillou ile Leo oyun oynamaktadır. Caillou'nun annesi artık hazırlanıp gideceklerini söyler. Annesi, Caillou'nun büyükannesine gitmesini ister. Fakat Caillou arkadaşı Leo ile oynamak ister. Bu durumu fark eden büyükanne Caillou'a "Palyaçoların Partisi" adlı kitabı verir. Daha sonra çeşitli malzemelerle palyaço yapmaya başlarlar.
Caillou, büyük bir heyecanla parka gider ve orada güzel bir müzik sesi duyar. Müzik kısa sürede bitince Caillou biraz hüzünlenir. Büyükannesi bu durum karşısında Caillou'ya piyano çalmasını söyler. Caillou'nun müzik heyecanı nasıl devam edecek beraber izleyelim.
Çok güzel bir kahvaltı yaptıkları için anne ve babası Pepee ve Bebe'yi oyun parkına götürmek için yola çıkarlar. Pepee babasıyla parka kadar yarışır ve babasını geçer. Parka gelince Bebe salıncağa, Pepee ve babası tahterevalliye biner.